Sosyal dışlanma ve marjinalleşme, günümüz dünyasında giderek daha önemli hale gelen kavramlardır, ancak bunlar tam olarak ne anlama geliyor? Terimler genellikle birbirinin yerine kullanılır, ancak gerçekte sosyal dışlanma, sosyal yaşamdan ve kurumlardan dışlanmayı ifade ederken, marjinalleştirme, güç yapılarından ve karar verme organlarından dışlanmayı ifade eder. Bu blog, bu iki kavram arasındaki farkı açıklayacak, her birini ayrı ayrı ve birlikte anlamanın önemini keşfedecek ve bu kavramların tarih boyunca ve güncel olaylarda nasıl görülebileceğine dair örnekler sunacaktır.
İçerik Tablosu
Sosyal dışlanma ve marjinalleşme
Sosyal dışlanmanın mutlaka marjinalleşme ile eş anlamlı olmadığını belirtmek önemlidir. Örneğin, farklı bir ülkeden biri İngilizce bilmeden Amerika’ya gelirse, iyi iletişim kuramaması nedeniyle kendisini sosyal olarak dışlanmış hissedebilir. Ancak koşulları (İngilizce konuşmuyor), onu marjinal bir konuma yerleştiren göçmenlik statüsünün bir sonucu olabilir. Peki, birinin marjinalleştiğini söylediğimizde ne anlama geliyor?
Başkaları tarafından sosyal olarak dışlanmak
Sosyal olarak dışlanmış bireyler için en büyük zorluk, kendilerini sosyal aktivitelerden dışlanmış hissetmeleridir. İzolasyonları genellikle toplum tarafından değerli görülmemeleri ile bağlantılıdır. Toplum, dahil etmek istediği kişilere öncelik verme eğilimindedir ama kendilerine göre topluluğa uygun olmayan insanları dışlama yönelimi vardır. Aslında, araştırmalar, sosyal olarak dışlanmış bireylerin, anksiyete veya depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarını diğerlerinden daha yüksek oranlarda yaşayabileceğini bulmuştur. Ayrıca, intihara teşebbüs etme olasılıkları da daha yüksektir (bazen kasıtlı olarak kendine zarar verme olarak adlandırılır). Marjinalleştirilmiş bireyler arasında artan psikolojik sıkıntı için önemli bir risk faktörü, cinsel yönelimleri, ırkları veya dinleri nedeniyle günlük yaşamda ayrımcılıktır. Örneğin, bir birey cinsel yönelimi nedeniyle konutta ayrımcılığa uğrayabilir.
Sosyal Dışlanma ve Marjinalleşmeyi nasıl tanımlarız?
Sosyal dışlanma, bir topluluğun üyeleri kendilerini siyasi veya ekonomik karar alma süreçlerine sınırlı katılımla bulduklarında ortaya çıkar. Aynı zamanda, yaşam kalitelerini olumsuz yönde etkileyen yaşam koşulları (yaşadıkları yer gibi) üzerinde çok az kontrole sahip olmak veya hiç kontrole sahip olmamak anlamına da gelebilir. Azınlık gruplarının üyeleri, toplumun belirli ana akım değerleriyle uyumsuz olarak görülen farklı bir kültüre sahiplerse de marjinalize edilebilirler. Bir örnek, idealleri ana akım siyasette baskın olanlarla çatışan bir grup olabilir, yani.
Sosyal dışlanmanın veya marjinalleşmenin üstesinden gelmek mümkün mü?
Sosyal dışlanma ile mücadele edilebilir, ancak bu zordur. Bir kişi sosyal dışlanmanın üstesinden gelmeye ne kadar çok çalışırsa, çoğu zaman o kadar çok hüsrana uğrar veya cesareti kırılır. Sosyal olarak dışlanmış birçok insan, kendi kendini gerçekleştiren kehanetlerden dolayı durumlarının kalıcı olduğuna inanıyor. Yaygın bir sosyal dışlanma türü, tarihsel olarak toplum tarafından kötü muamele görmüş azınlıklara karşı ayrımcılıktır; Amerika’da kölelik sırasında Afrikalı Amerikalılar mı yoksa oy kullanmadan önce Amerika’daki kadınlar mı? Ayrımcılıkla mücadele için savunuculuk çalışmalarına daha fazla zaman ayrılmalı, böylece önyargı nedeniyle ayrımcılığın neden olduğu sosyal dışlanmaların üstesinden gelmek için daha az zaman ve çaba harcanmalıdır.